Ruby Oyun Stüdyosunda 2 Ay: Merhaba Hyper-Casual

Bilal Emre Gürkan

--

Game developer olarak çalışmakta olduğum Ruby Games’te geçen haftalarda ikinci ayımı doldurdum. Gelin burada neler dönüyor bir bakalım ☕️

Ruby Games ve Rovio Entertainment

Ruby Games mobil oyunlar üreten ve yayıncılığını yapan bir şirket. Birkaç yıl önce Ruby’nin bir kısmı Rovio Entertainmet’a satıldı.

Rovio deyince akıllarda pek bir şey belirmemiş olabilir. Rovio, Angry Bird oyununun, hatta markasının diyelim artık, yaratıcısı ve sahibi.

Yani özet olarak milyonlarca oyuncuya sahip ve sektörün önde gelen firmalarından bu ikisi birleştiler.

Yeni Macera

Öncelikle vatana millete hayırlı olsun. Yakın zamanda zaten iş görüşmeleri deneyimlerimle ilgili bir yazı paylaşmıştım. Orada mülakat süreçlerinden biri de Ruby Games idi. Tanıştık, görüştük ve anlaştık.

İtiraf etmeliyim ki, iş arama sürecinde ve mülakatlarda özgüvenim yerindeydi. Bunca Youtube içeriği, bunca oyun projesi ve içimdeki tutkumdan dolayı kendime güveniyordum. Ruby’ye başladıktan sonra ise işler biraz değişti.

Kalabalık bir ekip, yeni araçlar, yeni sistemler derken sosyal ve teknik olarak öğrenmem gereken çok fazla şey olduğunu gördüm.

Zaten nihai amacım konfor alanından çıkıp yeni deneyimler elde etmek ve olabildiğince yeni şey öğrenmekti. Ayrıca “Milyonlara ulaşmış oyunlar nasıl yapılıyor?” diye çok merak ediyordum.

Selam, ben geldim!

Yeni bir ortama adapte olmak zordur. Özellikle benim gibi uzun süre tek bir yerde çalıştıysanız.

Burası kalabalık bir yer ve belli bir düzene sahip. Ortam ve herkes çok tatlı. Tabi başta yabancılık çekmek kaçınılmaz. Bu kadar kalabalık bir ekiple hiç çalışmamıştım. Tanışacak insanın fazla olması benim için harika. Herkesten öğreneceğim çok şey var. Ben tanışmanın da ötesinde fazlaca sorularım ve konuşmalarımla insanları boğuyorum. Bundan henüz şikayet eden yok. Sanırım çoğu yaşıtım olduğu için enerjimiz uyuşuyor. Soru ve muhabbetlerimle onları meşgul etmeye devam edeceğim 😈

Aralarında eskiden tanışıklığımın olduğu birkaç kişi vardı. Bunlardan biri Game Artist olan Oğuzhan Yıldırım. Yaptığı süper işlerle gözlerimize halay çektiriyor. Yaptığı işlerden bir tanesini stüdyonun duvarında sergilenmiş durumda ✏️

Bu kadar girmişken biraz stüdyodan da bahsedeyim. Stüdyo büyük ve konforlu. Masa başı çalışmak yerine rahat bulduğunuz herhangi bir yere oturup çalışabiliyorsunuz. Sağdan soldan ansızın bir developer fırlayabilir dikkat!

Masa tenisi ve hiç oynamadıkları langırtları var. Efsaneye göre zamanında çok mücadeleler dönmüş, sonra barış ilan edip tövbe etmişler.

Mutfak dolaplarında bir sürü fit bisküvi var. Başka bir efsaneye göre zamanında çok fazla abur-cubur yemişler, sonra topluca diyete girip tövbe etmişler. Tek ve en önemli eksik şalgam suyu. Günde 1 litreye yakın şalgam suyu içen ben, bu durumdan memnun değilim.

Tabi bütün bunca şeye rağmen itiraf etmem gerekiyor her gün toplu taşıma kullanmak yorucuymuş. Eskiden bisiklet kullanarak gider gelirdim. Şimdiler ise metroda sıkış-tepiş giderken “Thanos haklıydı!” diyorum.

Neyse ki ofiste şu tatlı şeylerden var. Bunlara sarılıp Thanos’u unutmaya çalışıyorum.

Yapılan işler teknik olarak kaliteli. İyi bir teknik ekibe sahipler. Herkesten minik minik öğrenebileceğiniz birçok şey var. Aslında sizi proje yapmaktan daha çok geliştirecek şey de bu insanlarla kurduğunuz diyaloglar ve onlardan öğrendikleriniz.

Hızlı üretim adına geliştirdikleri birkaç araç var. Oyun geliştirmede sıkça yapılan sabit işleri otomatize etmişler. Bu gibi yaklaşımları görmek çok ufuk açıcı.

Şunu da ekliyim, Rovio ekibi ile direkt konuşma ve yapılan işlere erişim şansı var. Angry Bird kaynak kodlarını görebilmek bir oyun geliştirici için harika…

Şu ana kadar iki oyunun game-play’inde çalıştım. Bu projelerin üretimi başarılı şekilde tamamlandı. Şu an oyuncu testine tabi tutuluyor. Bu projelerin devam edip etmeyeceği gelen verilere bağlı artık.

Bu biten projelerin ardından ben yukarıda bahsettiğim hızlı oyun geliştirme ve işlerimleri otomatize etme araçlarıyla uğraşıyorum.

Ruby’de sadece Mac kullanılıyor. Hayatımda çok az Mac kullanan biri olarak şu an bütün geliştirmeleri Mac üzerinde yapıyorum. Windows’dan Mac’e geçiş sandığımdan daha zormuş ama Mac rahatlığı diye bir şey varmış gerçekten.

Yıllardır dönen bu Windows vs Mac kavgasında iki tarafı da gördüm. İki tarafın da avantajları var. Daha tarafımı seçemedim ama Mac’ım olunca kendimi kafede Mac’le uğraşırken buldum.

Bu lanet bana da bulaştı. Kahvelere dikkat 😅

Hyper-Casual

Ben indie oyun stüdyo tecrübesi olan biriyim. Hyper-casual dünyalarını okuyup, duysam da deneyimlememiştim.

İtiraf etmem gerekirse indie oyun üretmek çok daha tatmin edici. Benim için hyper-casual, hızlı üretim prensiplerini anlayıp uygulamak adına iyi bir deneyim. Ben her şeyiyle bir oyun geliştirici olmak istediğim için teknik anlamda iki tarafta da öğrenilmesi gereken şeyler olduğunu düşünüyorum. Bu taraflarda oyun tasarımı, proje yönetimi, monetizasyon gibi konularda farklı yollar görüp öğreniyorum.

Reklama dayalı monetizasyon nedeniyle hyper-casual benim tükettiğim bir oyun kategorisi değil. Ben bilgisayar oyunlarıyla büyüyen biriyim. Benim için oyun oynamanın yeri bir başka.
Hayallerimden biri itch.io Cute kategorisinde oyun üretmek 😏

Hyper-casual’ın oyun sektörüne etkisi uzun bir konu. Bunu daha sonra başka bir yazıda ele almak daha iyi olur. Ayrıca hyper-casual geliştirme adına öğrendiğim şeyleri de sizlerle başka bir yazıda uzun uzun paylaşacağım.

Benim anlatacaklarım bu hafta bu kadar. Kendinize iyi bakın. Sonraki yazılarda görüşmek üzere…

Sign up to discover human stories that deepen your understanding of the world.

Free

Distraction-free reading. No ads.

Organize your knowledge with lists and highlights.

Tell your story. Find your audience.

Membership

Read member-only stories

Support writers you read most

Earn money for your writing

Listen to audio narrations

Read offline with the Medium app

--

--

Bilal Emre Gürkan
Bilal Emre Gürkan

Written by Bilal Emre Gürkan

Game Developer & Software Engineer

No responses yet

Write a response